ISSN 1302-0099 | e-ISSN 2146-7153
TURKISH JOURNAL CLINICAL PSYCHIATRY - J Clin Psy: 18 (3)
Volume: 18  Issue: 3 - 2015
EDITORIAL
1.Editorial
Burhanettin Kaya
Page 81
Abstract |Turkish PDF

RESEARCH ARTICLE
2.Do Psychiatric Disorders and Treatments Affect the Driving Skills?
Burcu Rahşan Erim, Mehmet Yumru, Mustafa Sercan, Müjgan Özen, Eren Abatan
Pages 82 - 89
GİRİŞ ve AMAÇ: Dünya literatüründe psikiyatrik hastalıklar ve sürücülük üzerine az sayıda çalışma bulunmaktadır, ülkemizdeyse daha da azdır. Bu çalışmada ülkemizde psikiyatrik hastalıklar ve ilaç tedavilerinin sürücülük işlevlerine etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Psikiyatrik hastalıklar, tedavisi ve sürücülük yetilerini sorgulayan 22 maddeden oluşan anket formu, 4 ayrı ilde (İstanbul, Bolu, Antalya, Nevşehir) üç aylık süre içinde psikiyatri polikliniğine başvuran hastalara (n=822) uygulanmıştır.
BULGULAR: Başvuran hastaların %50.5’inin (n=415) sürücü belgesi vardı. Hastalara DSM-IV tanı ölçütlerine göre konulan tanıların %49.9’u anksiyete bozuklukları, %37.1’i duygudurum bozuklukları, %8.6’sı psikotik bozukluklar, %4.4’ü de diğer psikiyatrik tanılar olarak belirlendi. Sürücü belgesi olanların %79.8’i (n=738) araç kullanmayı sürdürdüğünü belirtti. Araç kullananlar arasında sürücü belgesi olmadığı halde araç kullandığını ifade eden 21 hasta vardı (%6). Araç kullanan hastaların %32.4’ü (n=114) alkollü araç kullandıklarını belirtti. Araç kullanan hastaların %22.7’si (n=80) hastalığın başlangıcından bu zamana kadar sürücülük becerilerinde gerileme olduğunu ifade etmiştir. Bu hastaların %80’i ise araç kullanmaya devam ettiklerini belirtmiştir. Araç kullanan hastaların %20.5’i (n=72) ruhsal hastalığının tedavisi için kullanılan ilaçların sürücülük becerilerinde bozulmaya yol açtığını düşünüyordu.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Çalışmamız ülkemizde, geniş bir hasta grubunda psikiyatrik durumların sürücülük becerilerine etkisini inceleyen ilk çalışmadır. Bu ve benzeri çalışma sonuçlarının sürücü belgesi için yapılacak psikiyatrik değerlendirme ve psikiyatrik hastalara yönelik trafik kural-larıyla ilgili yapılacak yasal düzenlemelere ışık tutması beklenmektedir.
Objectives: There are few studies in the world literature on psychiatric disorders and driving, even more less in Turkish literature. The aim of this study is to investigate the effect of psychiatric disorders and psychopharmacological treatments on driving functions. Method: A semistructured
questionnaire form contains 22 questions for psychiatric disorders, drug treatments and driving abilities was applied to 822 psychiatric outpatients from four separate cities of Turkey (Istanbul, Bolu, Antalya and Nevşehir) during three months. Results: More than half of the patients (50.5%) had driving license. DSM-IV diagnosis of the patients was anxiety disorders (49.9%), mood disorders (37.1%), psychotic disorders (8.6%) and the others (4.4%). Four-fifths (79.8%) of the patients had
driving license declared that they went on to drive. 21 patients (6%) declared that they were driving although they hadn't driving license. According to their answers, 32.4% of patients didn't avoid to drive when they were drunk. 22.7% of them reported insight about decreasing on their driving performance since beginning their disorders, but 80% of this group was going on to drive.
20.5% of the driving patients have an insight about decreasing on their driving skills. Conclusion: Our study is the first in Turkey investigate the effects of psychiatric states on driving performance. It is expected the results of studies like this shed light on the legislation on the psychiatric evaluation for driving license and road traffic rules for psychiatric patients.

3.The Comparison of Burnout Levels in a Group of Medical Students in the Learnings Process: Does the Process of Medical Education Change the Burnout Levels
Osman Zülkif Topak, Cevriye Beyza Karan, Selma Nur Toktaş, Safiye Zuhal Gündoğmuş, Osman Özdel
Pages 90 - 96
GİRİŞ ve AMAÇ: Bu araştırmanın amacı, Tıp fakültesi birinci sınıf öğrencileri ile altıncı sınıf öğrencilerini tükenmişlik riski açısından karşılaştırmak, uzun ve zorlu bir süreç olan tıp eğitiminin ve ilk kez hasta-hekim ilişkisinin yaşandığı son sınıf yıllarının tükenmişlik gelişimine olan etkisini ve bunun kişilik özellikleriyle bağlantısı olup olmadığını ortaya koymaktır.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Tıp Fakültesi Dönem 1 öğrencilerinden 30 ve Dönem 6 öğrencilerinden 30 olmak üzere onam veren toplam 60 öğrenci çalışmaya dâhil edildi. Tüm katılımcıların sosyodemografik bilgileri alınarak, her birine Maslach Tükenmişlik Envanteri ile A Tipi Davranış Testi uygulandı.
BULGULAR: Dönem 6 öğrencilerinin Maslach Tükenmişlik Envanteri duygusal tükenmişlik alt ölçeği ortalaması Dönem 1 öğrencilerinden yüksekti. Kişilik davranışı açısından iki grup karşılaştırıldığında; A ve B tipi kişilik davranışı dağılımının iki grupta da benzer olduğu belirlendi.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Bu çalışmada, yapılan diğer çalışmalarla benzer olarak son sınıf öğrencilerinde tükenmişlik düzeyi artmaktadır. Bizim çalışmamızda, son sınıf intörn öğrencilerinde A tipi kişilik sayıca fazla bulunsa da bu fazlalık istatiksel olarak anlamlı düzeye ulaşmamıştır. Ayrıca kişilik tipi ile tükenmişlik düzeyi ve kişisel başarı duygusu arasında herhangi bir istatistiksel ilişki de izlenmemiştir.
Objectives: The aim of this study was to investigate the differences of the risk of burnout in medical students between the first year and last year which students first experience both physician-patient relationship and so long, so challenging medical course process. Method: A cross-sectional study was carried out in a sample of 60 medical students which were randomly selected and gave informed consent. Thirty students (50%) were in the first year and 30 were (50%) in the sixth year of training
using sociodemographic data form, Maslach Burnout Inventory and A type personality test. Results: Maslach Burnout Ýnventory emotional exhaustion subscale was higher at last year medical students
than the first year students. About personality behaviour; when two groups compared, no significant differenceswere found in each groups. Conclusion: In this study, burnout levels was higher at the
last year medical students as previous studies had done before. In our study, although type A characteristics were numerously higher, it was not significant statically. Further more we did not find any relationship between personality characteristics in terms of type A and type B and burnout levels or sense of personel accomplishment.

4.The Reliability and Validity Study of Emotional Skillsand Competence Questionnaire (ESCQ-45)
Sevginar Vatan
Pages 97 - 106
GİRİŞ ve AMAÇ: Bu araştırmada duygusal zeka özelliklerini değerlendirebilecek bir ölçüm aracının Türk örneklemine kazandırılması amaçlanmıştır. Bu doğrultuda, duygusal beceri ve yeterlik ölçeğinin Türk örneklemi için geçerliği ve güvenirliği incelenmiştir.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Bu amaç doğrultusunda toplam 224 kadın ve 116 erkek olmak üzere toplam 330 kişi ile araştırma yürütülmüştür. Katılımcılar Duygusal Beceri ve Yeterlik Ölçeği’ni, Duygu Düzenlemede Zorluklar Ölçeğini, Roserberg Benlik Saygısı Ölçeğini ve Temel Kişilik Özellikleri Ölçeğini doldurmuşlardır.
BULGULAR: Ölçeğin, güvenirlik çalışması kapsamında; tüm test ve alt boyutlar Cronbach alfa iç tutarlılık katsayısı.79 ile. 90 arasında olduğu bulunmuştur. Her bir alt boyut için yapılan madde-toplam korelasyon sonuçlarının.30’dan yüksek olduğu görülmüştür. Geçerlik çalışması kapsamında ise; tüm alt boyutlar birbirleri ile ve bağıntılı geçerlilik için değerlendirilen ölçeklerle beklendik yönde korelasyon göstermişlerdir.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Duygusal Beceri ve Yeterlik Ölçeğinin Türk örneklemi için güvenirlik ve geçerlik özelliklerine sahip olduğu düşülmektedir.
Objective: The aim of this study was to bring one of the emotional intelligence measurements to Turkish Language. For this, we evaluated validity and reliability of the Emotional Skills and Competence Questionnaire in a Turkish university student sample. Method: In total 330 university students (224 female and 116 male) participated and completed Emotional Skillsand Competence
Questionnaire, Difficulties in Emotion Regulation Questionnaire, Roserberg Self-Esteem Questionnaire and Basic Personality Traits Inventory. Resuts: In the reliability study, the Cronbach alphas for the total scale and subscales were between.79 and.90. Most of the item total correlations were higher than.30. Additionally, in the validity study the whole scale and subscales were revealed high correlations with each other and variables used for criterion validity. Conslusion: To sum up, the
results suggest that the validity and reliability of the Turkish form of ESCQ-45 were at a satisfactory level.

CASE REPORT
5.Acute Onset Psychiatric Symptoms in Diabetic Patient: A Case Report
Buse Çağla Arı, Betül Özdilek, Gülay Kenangil, Füsun Mayda Domaç
Pages 107 - 110
Diabetes Mellitus hiperglisemi nedeniyle birçok organ sistemlerinde metabolik bozukluklara yol açan endokrinolojik bir hastalıktır. Diabetes Mellitus’a bağlı ortaya çıkan nöropsikiyatrik komplikasyonlar ise deliryum, psikoz, depresyon, öfke kontrol kaybı, panik bozukluk, obsesif-kompulsif bozukluk, fobiler, cinsel işlev bozukluğu, yeme bozuklukları, alkol veya ilaç bağımlılığı, otonomik nöropati, motor veya somatosensorial mono veya polinöropati ve kore – ballismus gibi hiperkinetik hareket bozukluklarıdır. Hipergliseminin bazal gangliyonlarda fokal hasarlanma yaparak serebral kan akımını azalttığı, bu bölgelerdeki GABA miktarında azalmaya yol açtığı ve sonrasında nöronal disfonksiyona yol açarak nöropsikiyatrik bulguların ortaya çıkmasına neden olduğu gözlenmiştir. Sıkı bir glisemik kontrol sonrası bazı nöropsikiyatrik bulgularda kısmi de olsa düzelme olabileceği tespit edilmiştir. Bu olguda, akut olarak yeni başlayan psikiyatrik bulgularla psikiyatri kliniğine sevk edilmiş ve kontrol altında olmayan Diabetes Mellitus tanısı olan, nörogörüntülemelerinde ise bilateral bazal gangliyonlarda lezyon saptanan bir hastayı sunmayı amaçladık.
Diabetes Mellitus is an endocrinologic disease that causes multiple organ failures due to hyperglycemia. The neuropsychiatric complications occurring along with diabetes are delirium, psychosis, depression, loss of control, panic disorder, obsessive - compulsive disorder, phobias, sexual problems, eating disorders, alcohol or drug dependence, autonomic neuropathy, sensorimotor mono or polyneuropathy and hyperkinetic movement disorders such as chorea – ballismus. It has been observed that hyperglycemia decreases cerebral blood flow by causing focal damage in basal ganglia and deficiency in GABA levels and conclusively presenting neuropsychiatric symptoms thorough neuronal dysfunction. If glycemic control is enough well, a partial improvement of some neuropsychiatric symptoms can be achieved. In this case report, we aimed to submit a patient who is referred to psychiatry clinic with newly onset psychogenic symptoms and uncontrolled diabetes with basal ganglia lesions in neuroimaging.

LookUs & Online Makale