Depresyon: Sosyo-ekonomik ve Kültürel Pencereden Bakış

DSÖ ve Dünya Bankası’nın raporlarına göre toplumda yaygın görülen ve yetiyitimine yola açan bir ruhsal bozukluk olan depresyonun yaygınlığının daha da artacağı, kalp damar hastalıklarından sonra en yaygın görülen ikinci hastalık olacağı öngörülmektedir (Üstün ve ark. 2004). Buradan çıkarılacak anlam, karşıt yöndeki tüm savlara rağ- men geleceğin insanlar için mutluluk getiremeye- ceği olgusudur. Bu bulgular depresyonun yaygınlaş- ması ve kalıcı sonuçlar doğurması üzerinde etkili olan dinamik etkenleri anlamanın gerekliliğini bir kez daha göstermektedir. Bu tarihsel evrede hangi etkenlerin depresyonun ortaya çıkmasını kolay- laştırdığı ya da koruyucu olduğu ilgi çeken noktalar olmaktadır. Bir çok araştırmada vurgulanan kadın olmak, eğitim düzeyinin düşüklüğü, olumsuz yaşam olaylarının varlığı, işsizlik, ekonomik düzeyin düşük düşüklüğü en sık incelenen değişikliklerdir (Ünal ve Özcan 2000). Yaşam olayları, erken çocukluk travmaları, ilişki sorunları, cinsiyet rolleri, bireyin psikoseksüel gelişimsel süreçleri kadar toplumsal süreçler tarafından da belirlenen değişkenlerdir (Ünal ve Özcan 2000). Bireyin kişilik özellik- lerinden sosyal destek düzeyine, toplumsal ağ geliştirme yetisinden stresle başa çıkma becerisine varan bir çok değişken de toplumsal süreçlerle etki- leşim içindedir (Kaya ve ark. 2007).